14 Mayıs 2012 Pazartesi

Bir Buruk Anneler Günü Daha

  Tamam, öz rahminden koparılıp kucağına verilen yavrulara işkence ve zulümle dünyayı en birinci elden o yavrulara zindan eden o zalim anneleri(nasıl elim, dilim vardıysa!)es geçiyorum.


   Bildiğimiz annelerimiz bizler için canlarını bile verirler.. İşte o annelerden daha anne bir anne tanıyınca anne beğenmez oluyor insan(Ne nankörsek). Öyle anne ki; annenin yanında bir baba, bir dede, bir babaanne, bir öbür dede, bir anaane bazısı.. Havsalam almıyor. Düşündükçe. İnsanın o annenin çocuğu olası geliyor sonra. Yok yok sadece bir anlık merhameti yetmez mi ki: "Bir ömre bedeldir." desem hemen "abartı düşkünüymüş." yaftası yiyeceğimi bile bile diyorum. Ben o merhamete nâil olduysam Yüce Yaratıcı'nın belki en büyük lütuflarındandır. Bu yüzdendir, ilmim artmıştır, limitini bulmuştur, o sonsuz olacak ilim. Işıltılar saçmıştır bu burum burum burulmuş kalple aynı ruha ait olsa da o derûna varmış gözler.. Yüce Yaratıcı'nın gazabı diye düşündüklerim bile ayrı ayrı müthiş nimetleriymiş, ne geç!

  Böyle bir anneye böyle bir an-ı seyyale sahip olmak; peygamberin aklı erene kadar annesine sahip olması gibi bir şey. Edebiyat yaptım gibi. Yazabildiklerim yaşamadıklarımdı. Yaşadığım o buruk heyecan, o kadar eşsiz ve büyük ki, onu anlatabilseydim eğer ben de herkes gibi olacaktım, ve bütün o hislerimi de sıradanlaştıracaktım, ve nimete nankörlük etmiş olacaktım.

  O burukluk; üçüncü kez anneler gününü kutlayamadığım için dünyanın en güzel annesinin..
  O heyecan ; en güzel anneye layık, pırıl pırıl evlatların yetiştiğini bildiğimden; hayâlen o evlatların bugün o en güzel annenin gününü en güzel şekilde kutladığından..

   Evet, Mayıs'ın ikinci pazarını pazartesiye bağlayan gecenin adı buruk heyecan ve illâki hüzündür.

1 yorum: